8.06.2014

Füsun Onur '' Aynadan İçeri '' Sergisi | ARTER


Dün Arter'deki Füsun Onur'un sergisine gittim. İsmi ''aynadan içeri''



28 Mayıs 2014'te başlayan sergi 17 Temmuz 2014 'e kadar açık olacak. İsmi gibi Arter'in giriş kısmında labirent şeklinde oluşturulmuş bir ayna karşılıyor sizi. Küçük bir alan olsa da insanın kafası karışıyor sanki ayna içine çekerken o ayna mı çarpacak mıyım diye yavaş adımlar atıyorsun.

Sergi dört kattan oluşuyor. Birinci kat girişte labirent ayna var ve ilerleyince bazı çalışmaları bulunuyor.
ikinci katta herhangi bir iskemle dediği aşağıda fotoğrafını çektiğim çalışmaları var ve en çok ilgi çeken pembe botun hareketli görseli var onun fotoğrafını çekmeyi unutmuşum.
kuzguncuktaki evinde denize bırakılan dörtlü fosforlu pembe botun sekiz saatlik tek açı çekimi var. hiç hareket etmiyormuş gibi sadece hafifçe sallanıyorlar. ve renkleri denize yansıyor. serginin açık olduğu sürede sekiz saat


Bu mavi oda dediğim yer mavi iplerle çevrilmiş dikdörtgen bir alan. içeri giriyorsunuz yere uzanıp yukarı bakarak rahatlayabiliyorsunuz. yukarıda aşağı doğru gelen ipler ve renkli taşlar gökyüzüyü gibi.


Serginin en üst ve son katı ''çiçekli kontrpuan'' gerçek bir mekandaymış hissi veriyor. çok sessiz mavi ve huzurlu.


25.05.2014

instagramall ve deprem ile bir gün

24 | 05 | 2014

Öğlene doğru uyanmış kahvaltıdan sonra uzanıyordum. Saat 1'de evden çıkıp evin yakınında olan Marmara Park'a gidecektim. Fotoğrafçı Dilan Bozyel'in eğitmenliğinde yapılacak olan İnstagramall atölyesine başvurmuştum. Daha zaman var diye biraz hazırlanıp uzanmıştım ki başım dönüyor sandım ilk önce hareket etmeyi kestim ama hala aynıydı herhalde bana öyle geliyor derken kapının hızla sallandığını fark etmemle DEPREEEM diye bağırmam bir oldu.


Malesef 40 saniye kadar sürdü ve biz kıpırdayamadık bile korkudan bayılcaktım artık. Neyse ki durdu hemen terasa çıktık tüm herkes aşağılarda apartmanda bir biz kalmıştık. Hemen giyinip çıktık herkes yollarda panik bayılanlar. Ben daha panik oldum. Biraz konuştuk ve Marmara parka doğru yürüdük. Hala kendime gelmemiştim en iyisi gitmemek dedim vazgeçtim sonra kafam dağılır ya da düşüncesiyle gittim. 


Dilan Bozyel bir saatlik fotoğraf konusunda konuştu ve sertifikalar verildi. Sonrasında iki saat süreniz var ''kısıtlı zaman, sınırlı mekan'' konseptiyle sadece instagram üzerinden 40 tane ile sınırlı fotoğraf atacaksınız. #instagramall ve #marmarapark etiketlerini kullanarak yükleyeceksiniz dediler ve dağıldık.


Çektim fotoğraflarımı ve orda tanıştığım arkadaşla oturduk bir yere fotoğrafları yükleyip bir şeyler atıştırmaya. Tanıştığım kişiyle aynı üniversiteden çıkmamız tesadüftü ki asıl tesadüf aynı bölümden çıkmamızdı. Birinci senesiymiş.


Böylece katılanların attığı fotoğraflarla 1600 fotoğraf yüklendi. Kazanan saat yedide açıklanacak denildi ve bitti. 


Güzel oldu kafam dağıldı eve döndüğümde paniğim baya azalmıştı. Döndükten bir süre sonra da fotoğrafımın ikinci olduğunu öğrenince şaşırdım. La sardina black edition kazanmışım. Hem korkutucu hem değişik bir gündü.


 http://instagram.com/emelulutas






23.05.2014

Bu afişler Harika

Önceki yazımda bahsettiğim Marc Quinn Aklın Uykusu sergisinin olduğu gün İstiklale gitme nedenim o sergiydi. Orayı gezmiş çıkmıştık Salt çok yakınındaydı ve bir bakalım diye içeri girdik. Kimin sergisi olduğunu bilmiyoruz sadece dikkatimizi çekti. 

Henry Tomaszewski Diye birinin afiş sergisi vardı Salt'ın forum kısmında. 

Öyle bakmaya başladık giriş kısmından itibaren ilk baktığımızda bile sanki günümüz burdaymış gibiydi. 

Henry Tomaszewski Polonyalı bir afiş tasarımcısı ve akademisyenmiş. İçeride kim olduğuna dair ekrandan bilgi alma işini en sona bıraktık çünkü afişlere bakmayı kesemedik. Çok ilgi çekiciydiler. Sanki Warhol'un popüler kültürü oluşturmasının başlangıcını gerçekleştirmişler gibi.

Polonyalı afiş sanatçısıın sergisinin olmasının nedeni Türkiye Polonya ilişkilerinin 600. yılı olmasıymış. Bu sergi 18 mayısta sona erdi ama Türkiye Polonya ilişkileriyle ilgili Sabancı Müzesinde de bir sergi var.

Forum kısmındaki bütün afişlerin fotoğrafını çektim. 

Hepsinde tanıdık bir şeyler vardı. Carmen, Hamlet gibi...

Sadece yorumlanması farklıydı ve renkler illüzyonlar harikaydı.

Mesela ''to be or not to be?'' değil de ''to be war not to be?''    :)




Yeni yazma fırsatı buluyorum şuan sergi bitmiş durumda ama sergilenen tüm afişleri internette  var. 

Salt çıkısında da Galata'ya inip kulenin ucunda kahvemizi içerek güzel günü tamamladık.





Henryk Tomaszewski  Kimdir?
Henryk Tomaszewski (1914 – 2005) Polonyalı bir afiş tasarımcısı, illüstratör ve akademisyendir.
1934-39 yılları arasında Varşova Güzel Sanatlar Akademisi’nde okudu. İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından Varşova’da serbest tasarımcı olarak pratiğini kurdu. O ilk günlerden bu yana meşhur Polonya afiş ekolüne tesir etmiş başlıca tasarımcılardan biri oldu. İmaj kullanımındaki huysuz mizah ve kuvvetli sadelikle tanınan sanatçı siyasi ve kültürel afişler, kitap kapakları, çocuk kitapları için illüstrasyonlar, mizahî illüstrasyonlar ve sahne tasarımları üretti. 1950’lerden bu yana Polonya afiş ekolü üzerindeki hakimiyeti ve üretkenliği bir çok uluslararası sergiyle doğrulandı. Varşova Afiş Bienalleri’nde layık görüldüğü onlarca ödülün yanında, 1963 Sao Paulo Bienali’nde birincilik ödülünü, 1965 Leipzig Kitap Fuarı’nda ise altın madalya kazandı. Profesyonel pratiğindeki üstün başarısına, 1955-85 yılları arasında Varşova Güzel Sanatlar Akademisi’nde grafik tasarım profesörü olarak verdiği derslerle eğitime yaptığı değerli katkılar eşlik etti. İzinden giden yeni kuşak Polonyalı tasarımcılar onun rehberliğinden faydalandılar. İşleriyle, aralarında Fransız grup GRAPUS’un kurucuları ve Britanya doğumlu illüstratör Andrzej Klimowski’nin de bulunduğu bir çok uluslararası sanatçının hayranlığını kazandı. 1975’te Londra’daki Kraliyet Sanat Cemiyeti tarafından Onursal Endüstri Kraliyet Tasarımcısı ünvanına layık görüldü. AGI (Alliance Graphique International) üyesiydi.

27.04.2014

Marc Quinn sergisi Arter'de ''Aklın Uykusu''


Marc Quinn'in eskiden duyduğumda çok şaşırdığım heykeli; kendi kanından kendi heykelini yapmasıydı. Ondan sonra yaptıklarına daha ilgili bakmaya başlamıştım.

Bu kendi heykeli içinde baya kan verdiğini okumuştum ayrıca beş senede bir tekrar kan vererek heykelini yenilemesi çok korkunç gelmişti. Böylece ilgimi çekmişti o kadar.


Sonra Türkiye'de ilk sergisini yapacağını öğrendim.


Sergi Arter'de şubat ayında başladıktan sonra öğrendim ve gittiğim gün 26 Nisan oldu çünkü bugün son günüydü.


''Aklın uykusu''


Şuan oturup kitapçığını okuyorum eserleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler burda mevcut.


Bir kaç fotoğrafını paylaşacağım ve sergi ile ilgili haberleri okumanızı tavsiye ederim.




Bunlar Buck ve Allanah. Gerçekte var olan iki insanın cinsiyet ve bedenleri arasındaki karmaşa yansıtılmış.


Kendi kanı ile yaptığı portresi.




Çok fazla eseri var şimdi sergi hakkında haber ve röportajları paylaşıyorum.





Ve bende şimdi sergi kitapçığını okuyorum önce gittim sonra okuyorum tam tersini yapmam benim için çok daha iyi olurmuş.